Orhan Taşkın Karabela: 

Interviewer: Semih Beyaztaş

Inerviewee: Orhan Taşkın Karabela

Kendinizi 3 sözcükle anlatabilir misiniz?

Gezmek, okumak, fotoğraf çekmek.

Ne zaman mutlu olursunuz?  Sizi ne mutlu eder?

Çoğu zaman mutlu olabilirim aslında. Her şeyden mutlu olabilirim.

Mutsuz olduğum zamanları daha rahat sayabilirim. Mesela; havanın bozuk olması beni mutsuz eder.

Kitap okuyamam, gezemem, fotoğraf çekemem…

Eğer bu dünyada birini ya da bir şeyi yasaklamak isteseydiniz o şey ya da o kişi ne / kim olurdu?

İnsanların haklarına tecavüz etme yasağı getirirdim. İnsanlar birbirlerinin haklarına girmemeliler.

Sadece bunu yapmak isterdim.

Sizi hiçbir zaman sıkmayan şarkı hangisidir?

Zeki Müren – Gitme sana muhtacım. 50 yaşıma da gelsem dinlerim

Eğer sohbet etmek için birini seçebilseydiniz bu kim olurdu?

Sevdiğim herhangi biriyle sohbet etmek isterim. Özel birisi yok.

Şehirdeki en favori yeriniz neresidir?

Sultanahmet ve Gülhane Parkı.

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

İsmim Orhan Taşkın Karabela. Samsunluyum. Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’da yaşıyorum.

Kamu çalışanıyım

Nasıl bir ortamda yetiştiniz?

Üstat Doğan Cüceloğlu’nun bir kitabı var: Kültür Mantarı… Biz hepimiz kültür mantarlarıyız…

Kara lastiklerle topa vurmuş çocuklarız

Mutluluk sizin için ne ifade ediyor?

Başımı kaldırdığımda gökyüzünü görebiliyorsam, mutluluk budur.

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Cinselliğe giydirilmiş duygusal kılıf. Ama bir de ilâhî aşk vardır.

Dünyevi aşklar dünyada kalır, kesin olan ilâhî aşktır.

Geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?

Kel, göbekli bir devlet memuru olarak görmüyorum tabi ki.

Kendimi deniz kenarı bir sahil kasabasında görüyorum, şimdi İstanbul’da olsam da.

Başkaları sizin için ne kadar önemlidir?

Benim kadar önemliler.

Sizi en çok üzen kelimeler nelerdir?

İnsanların birbirlerine ‘Allah ıslah etsin’ demesi bile beni üzer.

İstanbul’da kendinizi evinizde hissediyor musunuz?

Maalesef hissediyordum. Artı ve eksilerini düşünüyorum.

Eksileri olsa da evimde hissediyorum. Eksileri olduğu için de maalesef diyorum.

Bir kasabada ya da köyde yaşamayı tercih eder miydiniz?

10 yılın sonunda tercih ediyorum. Artık yoruldum.

Toplumdaki yeriniz nedir?

İnsanların gözünden bakmak lazım ama sevildiğim, saygı duyulduğum bir statüdeyim.

Ben de insanları seviyorum.

Aynı şehri paylaştığın diğer insanlara bir mesajın var mı?

İstanbul’un onların yozlaştırmasına izin vermesinler. Saygı, sevgi ve hoşgörüyü içlerinde beslesinler.

Biz yozlaştığımız sürece İstanbul’u yozlaştırırız.

Dünyayı nasıl değiştirmek isterdiniz? Bu girişimdeki rolünüz ne olurdu?

Bu çok global bir soru oldu. Bunu tek seferde anlatamam. Bunun üzerine belki bir yarım saat daha konuşmak gerekir.  Ama ülkemizi temel alarak bakarsak, ülkemizi değiştirmeye gerek yok. İnsanların sabitleşmiş fikirlerinin değişmesi zaten güllük gülistanlık yapacaktır ortalığı.

Eşitliğe inanıyor musunuz?

Eşitliğe inanıyorum ama var olduğuna inanmıyorum.

Şiddetle inandığınız bir şey var mı?

Bütün insanlar gibi benim de var: Saygı ve hoşgörü.